Nûn, Kaleme ve yazdiklarina andolsun.

Kuskusuz senin için tükenmez bir ecir var.

Sen de göreceksin, onlar da görecek.

Dogrusu Rabbin, yolundan sapani en iyi bilendir. Hidayete ereni de en iyi bilen O'dur.

Onlar istediler ki yumusak davranasin da onlar da sana yumusak davransinlar.

Daima kusur arayip kinayan, hep lâf götürüp getiren,

Kaba ve hasin, sonra da kötülükle damgali,

Kendisine âyetlerimiz okundugunda: "Eskilerin masallari" der.

Biz onlara da belâ verdik, bahçe sahiplerine verdigimiz gibi. Hani onlar sabah olunca bahçeyi mutlaka devsireceklerine yemin etmislerdi.

Fakat onlar uyurken dolasici bir belâ onu sardi da,

Derken sabahleyin birbirlerine seslendiler:

Derken firladilar, aralarinda fisildasiyorlardi.

(Zanlarinca yoksullari) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.

"Yok, biz mahrum edilmisiz." (dediler).

"Rabbimizi tesbih ederiz, dogrusu biz zalimler imisiz." (dediler).

Yaziklar olsun bize, dediler, biz azginlarmisiz.

Iste azap böyledir. Elbette ahiret azabi daha büyüktür. Fakat bilselerdi.

Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar miyiz hiç?

Yoksa size ait bir kitap var da onda mi okuyorsunuz?

Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafimizdan verilmis, kiyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

Yoksa ortaklari mi var onlarin? Dogru iseler ortaklarini getirsinler.

Gözleri düsük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasaglam iken de secdeye davet ediliyorlardi.

Onlara mühlet veriyorum. Dogrusu benim tuzagim saglamdir.

Yoksa gayb onlarin yanlarinda da onlar mi yaziyorlar?

Rabbinden bir nimet yetismis olmasaydi, elbette kinanacak bir halde issiz bir diyara atilacakti.

O kafirler Kur'ân'i isittikleri zaman neredeyse seni gözleri ile devireceklerdi. Bir de durmuslar "o bir deli" diyorlar.